FİL

Fil, satranç tahtasının çaprazlarında dolaşan bir sezgi yolcusudur. Onun yolu düz değildir; çünkü doğrular bazen hakikati ıskalar.

Fil, eğri bir çizgide yürürken bile içsel bir dengeyi korur—evrenin eğri ama tutarlı akışını hatırlatır.

Kendi renginin sınırlarına mahkûm görünse de aslında o, o rengin sonsuz tonlarını keşfeder. Bir köşeden diğerine sessizce süzülen fil, küçük bir adımın bile beklenmedik ufuklar açabileceğini fısıldar.

Belki de filin gerçek gücü, kimsenin beklemediği açıdan yaklaşabilmesindedir. Çünkü bazen hayat da böyle işler: En etkili hamle, düz yoldan değil, kalbin sezgisinin çizdiği çaprazdan gelir.